Gecen sezon ki dizileri arar olduk!

Gönderen Linda B. Donahue | 17:13 | | 0 yorum »

Sonbahara adımımızı atmakla birlikte yeni sezonda hem yepyeni diziler başladı hemde geçen sezon ki büyük bir heyecanla izlediğimiz diziler yepyeni yüzleriyle ve hikayeleriyle bizleri karşıladı.Bütün hepsi olmasa da en az birini mutlaka herkesin takip ettiği dizileri bir kez daha hatırlayalım mı ?

YAPRAK DÖKÜMÜ

Bütün hayatını beş çocuğuna iyi fikirler ve temiz ahlak vermeye adayan Ali Rıza Bey, bir haksızlığa göz yumması istenince kaymakamlık görevinden istifa eder. Kızı Necla da İstanbul’da üniversiteyi kazanınca, ailece İstanbul’a yerleşmeye karar verirler.

Aileden kalma eski evin tadilatı, Leyla’nın üniversiteye hazırlık kursu, Necla ve Ayşe’nin okul masrafları derken Ali Rıza Bey'in emekli ikramiyesi erimeye başlar. Ali Rıza Bey yeniden çalışmaya başlar. Yeni işinde de ilkelerinden ödün vermesi istenince yine istifa eder.

Şartlar artık daha zor olduğu için, Hayriye Hanım bu kararını desteklemez ve evde huzursuzluklar başlar. Askerden dönen Şevket bir bankada çalışmaya başlayınca Ali Rıza Bey’in yükü hafifler. Ama Şevket gönlünü evli bir kadın olan Ferhunde'ye kaptırınca aile iki gruba ayrılır;Fikret ve Ali Rıza Bey bu izdivaca şiddetle karşıdırlar ama Leyla,Necla ve Hayriye Hanım bu durumda sakınca görmezler ve evliliği gerçekleştirirler.

DUDAKTAN KALBE

Çektiği aşk acısı nedeniyle tekrar aşık olmayacağını, aşkın bir daha dudaktan kalbe inmeyeceğini felsefe edinmiş bir gencin öyküsü. Kenan gençliğini mutsuz geçirmiş bir çocuktur. Babası olmadığı için dayısı tarafından büyütülmüş ve büyütülüşünde bir disiplin hakim olmuştur hep...

Ancak daha sonra annesinin dükkanını satarak Avrupa'ya müzik eğitimi almaya gitmiş ve çok başarılı bir kemancı olmuştur. Lamia kimsesiz bir çocuktur. Kenan'ı daha görmeden müziğine aşık olmuştur. Kenan dayısının ısrarlarına dayanamayıp Türkiye'ye gelir ve bir şekilde Lamia'yla tanışırlar. Başlarda Lamia ya çocuk gözüyle bakan ve hatta surantındaki çillerden dolayı ona 'kınalı yapıncak' adını koyan Kenan daha sonra küçük Lamia ya aşık olur. Lamia onun aşkına inanmaz ve bu bir imkansız aşk haline gelir. Lamia Kenan'dan hamile kalır ve başka biriyle evlilik kararı alır bunu duyan Kenan intihar eder.

AŞK-I MEMNU

Firdevs Hanım Melih Bey takımı diye nitelendirilen bir ailedendir. Evlenir. İki kızı olur. Ahlaksız davranışlarından dolayı bir gün kocası kriz geçirerek ölür. Firdevs Hanımın kızları Bihter ve Peyker’dir. Kızları zamanla büyür ve Peyker evlenir. Firdevs Hanım ve kızları güzel görünmeye çok önem verirler. Firdevs Hanım, Adnan Bey ile evlenmek istemektedir. Adnan Bey o dönemdeki zenginlerdendir. Ama Adnan Bey Bihter’i ister. Firdevs Hanım bu evliliğe başta karşı çıkar ama sonra kabul etmek zorunda kalır. Adnan Bey’in Nihal ve Bülent adında iki çocuğu vardır. Nihal 12,Bülent yaklaşık 6 yaşındadır. Adnan Bey Bülent küçük iken karısını kaybetmiş. Nihal önce bu evliliğe soğuk bakar. Ama Bihter ile tanışınca onun içi ısınır. Bihter bu evlilikten iki yıl içinde sıkılır. Çünkü Adnan Bey ile aralarındaki yaş farkı büyüktür ve Bihter ona âşık olmadığını hisseder. Zamanla Behlül ile aralarında yasak bir ilişki başlar. Behlül Adnan Bey’in yiyenidir ve onlarla aynı evde kalmaktadır. Bihter gece herkes uyuduktan sonra Behlül’ün odasına girmektedir. Nihal zamanla Bihter’den nefret etmeye başlar. Çünkü Nihal’ın sevdiği hizmetçiler ve uşaklar evden ayrılmaktadırlar ve ona göre bunu Bihter sebep olmuştur. Son olarak Nihal’a annelik yapan mürebbiyesi Meille De Courton da gönderilir. Nihal’ın artık kimsesi kalmamıştır. Babasını eskiden çok sevmesine karşı, şimdi ona karşı bir nefret oluşmuştur. Firdevs Hanım kızlarından nefret etmektedir. Çünkü ona göre kızları onun gençliğini çalmıştır. Firdevs Hanım yaşlanmıştır ve hastalığını bahane ederek Adnan Beylerde kalmaya başlar. Bir süre sonra Bihter ile Behlül arasında bir şey olduğunu fark eder. Bihter’den intikam almak için Behlül ile Nihal’ı evlendirmeyi planlar. Nihal artık18 yaşındadır. Nihal ve Behlül bu fikre önce şaka diye aldırmazlar ama zamanla iş ciddileşir. Nihal ve Behlül birbirine âşık olur. Bihter bu duruma çıldırır. Behlül ile aralarında geçen her şeyi itiraf eder. Nihal şok geçirir ve çok hastalanır. Adnan Bey de aynı şoka uğramıştır. Bihter bu itiraftan sonra kedini öldürür. Behlül de evden kaçar. Baba ile kız bu olanları kısa sürede atlatır. Eski mutlu günlerine dönerler. Birlikte hiç kimseyi ve hiçbir şeyi düşünmeden mutlu bir tebessümle hayatlarına devam ederler.

AVRUPA YAKASI

Nişantaşı'nda, elit bir kesimin içinde yaşayan ailenin içinde bulunduğu durumları anlatan dizidir. Durum komedisidir. Dizi aynı zamanda "eleştiri komedisi" olma özelliğini de taşımaktadır. Toplumdan diziye yansıtılmış uç karakterler ve absürtlüklere dikkat çekilmiştir.

DOKTORLAR

İlk bakışta gayet sıradan gözüken ve içimizden birini izliyormuşuz gibi hissettiren genç doktor Ela ve onunla aynı zamanda , Türkiye'nin en ünlü ve en iyi hastanesinde eğitime başlayan bir grup genç cerrahın hikayesi. Ancak kahramanlarımızı tanıdıkça ve onların renkli , bir o kadar sıradışı hayatlarına tanık oldukça hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlarız.Hayatın tüm renkleri bu dizinin içinde yer alacaktır.Hastaneye gelen her hasta , kurtarılan ya da doktorların elinden kayıp giden her hayat bize bir gerçeği gösterecektir.Ne kadar kibirli ya da önyargılı olduğumuzu ... Nefretlerimizi ya da sevgilerimizi ... Gururumuzun , kıskançlığımızın , öfke ya da açgözlülüğümüzün eşlik ettiği hayatımızla kaybettiklerimizin değerini.Elbette aşkla beraber !

Bu dizi ; Bütün değerlerin içinin boşaltıldığı , paranın tek güç olduğu ve her kapıyı açacağı düşüncesinin empoze edildiği dizilerin arasında bir vaha olacaktır !

Ve en önemlisi ; Bu genç cerrahlar bize biz olduğumuzu bir kez daha r hatırlatacaktır.

ELVEDA RUMELİ

Ramiz, Makedonya'nın Pürsıçan kasabasında karısı ve 5 kızıyla yaşayan bir sütçüdür. Siyasi olaylardan uzak bir kasabadır Pürsıçan.

Fakat,birgün kasabaya bir kaymakam atanır. Bu esrarengiz adam, Meşrutiyeti getirmeye çalışan İttihatçılardan sadece biridir.

Bir ramazan akşamında İstanbul'da İttihatçıların toplantısı basılır. Tıbbiyeli Mustafa kaçarken,diğer dört kişi ölürler. Tıbbiyeli Mustafa arkadaşı Muzaffer'i bulur. Muzaffer, ona Pürsıçan'a gitmesini söyler ve orada kaymakam olarak görev yapan Muzaffer'in yakın arkadaşı Dilaver'i bulur. Dilaver ise, Ramiz'i ikna edip evinde saklanmasını sağlar ve olaylar gelişir.

GECE SESLERİ

Farklı kültürlerde yaşayan, ayrı dünyaların insanları her şeye rağmen aşka sığınırlar. Köklü bir ailenin yıllardır içinde sakladığı sırlar yeni bir evliliğin ardından sarsıcı bir şekilde ortaya çıkmaya başlar. Düğümler çözüldükçe sırların ardına sığınan kabul edilmesi zor gerçeklerle yüzleşilir, yıllardır korunan güçler ve dengeler bozulmaya yüz tutar. Yine de modern ve geleneksel dünyanın insanlarını aşk bir araya getirir.

Gece Sesleri, modern ve geleneksel dünyanın insanlarının bir arada yaşadıkları aşk, kıskançlık, nefret, intikam hallerini ekranlara yansıtıyor.

KAVAK YELLERİ

Kavak Yelleri, başında kavak yelleri esen, içinde kasırgalar oluşan, kanında tatlı zehir dolaşan, büyümek için sabırsızlanan dört gencin hikayesini anlatıyor.

Yazları cıvıl cıvıl, kışları ise ıssız bir Ege kasabasında yaşayan Deniz, Aslı, Efe ve Mine herkese kendi hikayesinden bir şeyleri hatırlatacak.

Mutlu ve güvenli ailesinden kopup kendi yolunu bulmaya, büyümeye çalışan Deniz; idealist, güçlü, maddi zorluklara rağmen okuyan, hayata karşı sert görünmeye çalışan hassas Aslı; rahat ve esprili tavırlarıyla içindeki acıyı saklamaya çalışan Efe. Ve ayrık otu, isyankar Mine.

Sıkı dostluklar, ilk aşklar, ÖSS baskısı, okul, aşılmaya çalışılan aile sorunları herkese tanıdık gelecek.

Büyümenin zorlukları yetmezmiş gibi, kahramanlarımız bir de ÖSS’yle savaş vermekte ve artık büyük gün de yaklaşmaktadır. Akıllarının başlarında olmadığı bir dönemde hayatlarının en önemli sınavına girip, en önemli kararını vermeleri gerekmektedir.

KURTLAR VADİSİ - PUSU

Kurtlar Vadisi – Pusu” işadamı Çağrı Toros’a yapılan suikastla başlıyor. Olayı bir terör örgütü üstlenmiş ve eylemin tetikçileri yakalanmıştır.

Ancak Polat Alemdar, suikastın arkasında açıklananlardan başka nedenler ve güçler olduğuna inanmaktadır. Öncekiler gibi bu davanın da gerçek failler bulunmadan kapanmamasını ister. Artık faili meçhuller, sebep ve sonuçlarıyla, çağın en önemli silahı olan “para” üzerinden takip edilecektir.

Adım adım delillere ulaşmaya başlayan Polat, Toros Ailesi’yle doğrudan temas kurmaya çalışır. Benzer eylemlerde uygulanan stratejilerin tekrarlanacağı beklenirken, kötü bir sürprizle karşılaşılır.

Polat’ın ekibi “Pusu”ya düşürülmüştür…

KÜÇÜK KADINLAR

Hayat geçmek zorunda olduğumuz sınavlarla doludur. Bu sınavlar kimilerine “kolay” gelir… Sorunların çözümlerini bulmakta zorluk çekmezler… Adeta sorun çözümüyle birlikte gelir… Bunlar şanslı insanlardır. Bir de hayatları boyunca zor sınavları geçmek zorunda olanlar vardır. Onlar bir çok zorluğa göğüs germek, sırtlarına binen ağır yükleri biraz olsun hafifletmek için hayatları boyunca debelenip dururlar. Bunlar da şanssız insanlardır. Ama bu şanssız insanlar hayata daha bağlıdır… Daha bir tadını çıkartırlar mutlu günlerin. Çünkü mücadele bağlılığı, emek sevgiyi, baş etme gücünün farkında olmak da vefayı getirir. Bütün bu zor sınavlarda elimizi tutan, bize destek veren, hatta gerektiğinde bütün sorumluluğu yüklenen iyilik melekleri vardır etrafımızda… Yeryüzündeki meleklerimiz… Annemiz ve babamız… Hayatlarını , çocuklarının mutluluğuna vakfedenler... Hikayemiz yeryüzündeki iyilik meleklerini kaybettikten sonra birbirine kenetlenmiş beş kız kardeşin hikayesidir…

En büyüğü yirmi, en küçüğü altı yaşında olan beş kız kardeş… Anne babaları bu dünyadan göçüp gittikten sonra karşılaşacakları bütün sınavlarda el ele veren , birbirlerine kızsalar da küsseler de , bağırıp çağırsalar da karşılarına çıkan en zor sınavda bile tek bir yürek olan… Birbirlerinden farklı beş kız kardeş… Kardeşlerine hem anne hem baba olan, hukuk fakültesi 2. sınıf öğrencisi Elif (20), içi dışında, sırdaş, güçlü, “delidir ne yapsa yeridir” tanımının en iyi örneklerinden Armağan (17) - nam-ı diğer Armi - , okul derdiyle , sivilceleriyle , üç kuruş harçlıkla arkadaşlarına rezil olmadan onlara yetişme telaşıyla tam bir ergen Yeliz (15), yaşından büyük bir hastalıkla yaşayan, olgun, kitap okuma tutkusu olan, sorumluluk sahibi, anlayışlı Bilge (12) ve en küçük, en hassas, en sevimli, müzik tutkunu Cansu (6).

Anne babalarının bekçilik yaptığı köşkte kendilerine ayrılmış bölümde, her gün doğumunda, umutla, sevgiyle, ayakta kalma azmiyle güne “merhaba” diyecekler. Ne olursa olsun , pes etmeyecekler. Birbirleri için direnecekler. Başlarına gelecek her felaket onlara bir şeyler öğretecek. Daha güzel günler için hırslanacaklar , güçlenecekler…

Onlar Küçük Kadınlar. Onlar ne pahasına olursa olsun düşmemek için hayatla elele mücadele edecek , hep birlikte “büyüyecekler.”

SON AĞA

Yedi kuşaktan beri Kapadokya bölgesinde şaşalı bir hayat süren Bağcıoğlu sülalesinin son temsilcisi, Son Ağası Salim Ağanın kaderi abisinin zamansız ölümü ile bir anda sekteye uğrar. Yengesi üç erkek evlatla dul kalınca, anası Halise oğlu Salim ile gelini Hacer’in evlenmesini uygun bulur. Bu sayede hem Hacer’i, hem çocukları kanatları altında tutacaklarına inanır Halise nene!

Bu evlilik yıllar yılı kâğıt üzerinde devam eder. Gün gelir çocuklar büyür, mecburiyetler ortadan kalkar ve Hacer ile Salim Ağa güle oynaya boşanırlar! Salim Ağa artık özgür bir erkektir ama orta yaşına da merdiven dayamıştır.

Tek bir hedefi vardır, âşık olacağı kızı tez vakitte bulmak ve onunla evlenip çoluk çocuğa karışmak!

Bu dileği hemen yerine geliverir! Rüyalarını süsleyen Gülümser’i görür görmez âşık olur Son Ağamız! Ama baltayı taşa vurmuştur! Gülümser, Salim Ağa’nın ailesinin nesillerdir rakibi olan, bin bir türlü husumet yaşadıkları Çıkrıkçıoğlu ailesinin kızıdır! Yıllar sonra baba evine, nişanlısı ile birlikte dönmüştür kız! Salim Ağa aşkının peşinden koşmaya kararlı ama Gülümser’e kavuşması Ferhat’ın Şirin’e kavuşmasından daha da zor! Bir yanda yeğenlerinin bitmek tükenmek bilmez sorunları; öte yanda Çıkrıkçıoğlu ailesinin araya koyduğu engeller! Bunlar da yetmezmiş gibi, Salim Ağanın ekonomik gücüde giderek zayıflamaktadır. Borçlar, harçlar kapılarında dağ olmuştur. Salim Ağa ile Gülümser bütün bu imkânsızlıkların ortasında aşklarını yaşamaya çalışırken, etraflarındakiler de onları birbirlerinden ayırmak için yapmadıklarını bırakmazlar.

Habertürk / H2

Benzer Yazılar



0 yorum